Dua etmek işler mi ve dua nasıl edilir?
Table of Contents
Özet
Bu makalede, duanın nasıl çalıştığının ve dua etmenin nasıl yapılacağının genel bir görünümünü sunuyoruz. İki tür dua vardır – dünyevi menfaat için ve manevi gelişim için. Buna göre dualar Tanrı’nın farklı bir yönü tarafından cevaplanır. Manevi araştırmalar, olumsuz enerjilerin bile dualara cevap verebileceğini ve bize zarar verebileceğini göstermiştir! Bir kişinin manevi seviyesi, dualarının cevaplanmasını sağlayan en önemli faktördür. Dünya barışı için dua etmek, asil bir düşünce olsa da, dua edenlerin manevi seviyesi düşük olduğu için büyük ihtimalle cevaplanmayacaktır. Paradoksal olarak, tek bir dua ile gerçekten değişim yaratabilecek insanlar Azizlerdir, ancak onlar duanın faydasızlığını görürler, çünkü Tanrı’nın isteğiyle tamamen uyumlu bir yaşam sürerler ve onu kendi isteklerinden ayrı görmezler. Son olarak, dua pozisyonu da duanın cevaplanmasına katkıda bulunur.
1. Duanın işleyişine giriş
Günlük yaşamda değerli bir eşyanın kaybı, tedavisi olmayan bir hastalık, büyük bir mali problem gibi zor veya aşılmaz durumlarla karşılaşıldığında, insanlar Tanrı’ya veya O’nun bir yönüne, tanrısal varlık olarak da bilinen varlıklara dua ederler. Bunlar maddi veya dünyevi beklentileri olan dualardır.
Hayatında asıl odağı manevi gelişim olan Tanrı arayışında olan kişiler da yalnızca zor durumlarda değil, günlük durumlarda da Tanrı’ya düzenli olarak dua ederler. Ancak dualar, dünyevi beklentilerle ilgili değildir, manevi gelişimleriyle ilgilidir ve manevi uygulamalarının bir parçası olarak söylenir.
Bu makale, her iki tür duanın da nasıl cevaplandırılacağının mekanizmasını açıklamaktadır
Bu makaleyi daha iyi anlamak için lütfen şunu okuyun:
- Dua Tanımı
- Beklentili ve beklentisiz dua arasındaki fark nedir?
Hayatta herhangi bir sorun veya zorluk olduğunda, kök nedenin fiziksel, zihinsel veya manevi nitelikte olabileceğini belirlemek önemlidir. SSRF tarafından yapılan araştırmalar, yaşam sorunlarının %80’inin kök nedeninin manevi alemde olduğunu göstermektedir. Kader ve vefat eden atalar, yaşamın sorunlarının manevi nedenlerinde çok önemli iki faktördür.
2. Dualar nasıl cevaplanır?
2.1 Dualarımızı kim cevaplıyor?
- Aşağıdaki diyagram, dua türüne bağlı olarak dualarımıza kimin cevap verdiğini göstermektedir. Genel olarak, dua, kişinin manevi seviyesine göre farklılık gösterir. Örneğin, %30 manevi seviyesinde olan bir kişi daha çok dünyevi şeyler için dua edecektir. %50 manevi seviyesindeki bir kişi ise daha çok manevi ilerleme için dua edecektir. Buna göre dualar, Evrendeki çeşitli gizli enerjiler tarafından cevaplandırılır. İlginç olan, olumsuz enerjilerin bile dualara cevap vermesidir; bu ya birine zarar verme şeklinde olabilir ya da kişiyi ilk başta dileklerini yerine getirerek kendi etkileri altına almak için olabilir. Örneğin, aşağıdaki diyagramda gösterildiği gibi, başka birinin ölümü için dua eden bir kişi, Cehennemin 4. Bölgesi’nden (Pātāl) gelen olumsuz bir gizli varlık tarafından desteklenecektir. Dünyevi menfaat için edilen dualar genellikle alt tanrılar veya daha düşük seviyeli pozitif enerjiler tarafından cevaplandırılır. Manevi gelişim için edilen dualar ise daha yüksek seviyeli tanrılar ve daha yüksek pozitif enerjiler tarafından cevaplandırılır.
- Daha önce belirttiğimiz gibi dua ederken Tanrı’dan veya belirli bir tanrıdan beklentiyle dilek dilediğimizde, örneğin iş bulmak ya da hastalıktan kurtulmak gibi, dualarımız daha alt seviyeli tanrılar veya daha düşük seviyeli pozitif enerjiler tarafından cevaplandırılır. Yoğun bir şekilde iş bulmak için dua eden bir kişiyi örnek olarak ele alalım. Kişinin kaderinde beş yıl işsiz kalmak varsa, o zaman daha düşük seviyeli pozitif enerji veya alt seviyeli tanrı, bu beş yıllık işsiz dönemi kişinin hayatının daha ileri bir tarihine erteleyerek duayı cevaplayabilir. Dolayısıyla kişi yine de işsiz kalma evresinden geçmek zorundadır. (Bunun nedeni, ne olursa olsun, kişinin kaderini yaşamak zorunda olması ve bunun ancak kişinin manevi uygulamasıyla aşılabilmesidir.)
- Bazen, yüksek seviyeli tanrılar da, arayışta olan kişinin manevi gelişiminde engel teşkil ediyorsa, onun dünyevi durumuna yardımcı olurlar.
2.2 Dualar nasıl cevaplanır?
- Bir kişi dua ederken Tanrı’yı yoğun bir şekilde anar ve kalbine çok yakın meseleler hakkında O’nunla samimi bir diyalog kurar. Tepki yasasına göre Tanrı da kendisini dua edene daha yakın hisseder.
- Dualar, Evrendeki İlahi prensipleri (Tanrı’nın yönleri) aktive etme yeteneğine sahiptir. Dua ile birlikte şükür de edildiğinde en süptil frekanslar üretilir. Bu frekanslar, İlahi prensibi harekete geçirmekten ziyade ona dokunma yeteneğine de sahiptir; dolayısıyla İlahi prensip daha hızlı aktive olur. İlahi prensibin (Tanrısal yönün) bu aktivasyonu duaların yerine getirilmesiyle sonuçlanır. İlahi varlıklar, kararlılık gücüyle duaların yerine getirilmesini sağlar. Kim bir Tanrıdır? başlıklı makaleye bakınız
Şükürle birlikte edilen dua örnekleri:
- Tanrım, lütfen bu işi bana ver, gerçekten ihtiyacım var. Tanrım, dua etme düşüncesini verdiğin için sana şükürler olsun.
- Tanrım, tüm gün boyunca tüm aktiviteleri ibadet olarak yapayım. Tanrım, bana bu düşünceyi verdiğin ve bu duayı benim aracılığımla gerçekleştirdiğin için Kutsal Ayaklarına şükranlarımı sunuyorum.
- Dualar, kişiye doğru süptil ilahi frekansları çeker ve bunun sonucunda kişinin etrafındaki Raja-Tama yok edilir. Böylece, kişinin çevresindeki ortam nispeten daha sâttvik hale gelir. Çevredeki temel Sattva bileşeni arttıkça, kişinin düşünceleri azalır ve onlar da sâttvik hale gelir. Bunun nedeni, zihnin dış çevreden etkilenmesidir
-
Her bir süptil beden bileşeni, onu çevreleyen daha ince ve güçlü bir kılıfa (kosh) sahiptir. Dolayısıyla hayati beden, zihinsel beden, nedensel beden (zeka) ve aşırı nedensel bedenin (süptil ego) her birinin etrafında ayrı bir kılıf bulunur
Daha fazla bilgi için “Neyden oluşuyoruz?” başlıklı makaleye bakınız
- Dua, hayati beden kılıfındaki (prāṇa-dēha) temel Sattva bileşeninin parçacıklarını arttırır. Şükrettiğimizde ise, zihinsel beden kılıfındaki (manodēha) temel Sattva bileşeninin parçacıkları çoğalır. Bu nedenle şükürle birlikte yapılan dua, hayati beden ve zihinsel beden kılıflarının manevi olarak arınmasını sağlar. Hayati beden kılıfının ve zihinsel beden kılıfının manevi olarak arınması sayesinde, her iki kılıftaki izlenimler yok olmaya başlar. İzlenimler azaldıkça, kişinin kendisi hakkında düşünceleri en aza iner ve dünyevi şeylere olan ilgisi azalır. Bu da Tanrı’ya olan arzuyu ve O’nunla birleşme özlemini arttırır. Ayrıca, her iki kılıf arındırıldığında, olumsuz enerjiler vücuda giremez. Zikir izlenimlerin arınmasına nasıl yardımcı olur? başlıklı makaleye bakınız
-
Dua ettiğimizde, bir sorunu kendimiz çözememenin acizliğini kabul ederiz ve böylece kendimizi daha aşağıda görerek egomuz azalır. Egodaki azalma ile manevi seviyede geçici bir yükselme olur. Bu da temel süptil Sattvabileşeninde geçici bir artışa neden olur. Ayrıca, şükrettiğimizde içimizde tevazu oluşur, bu da manevi seviyemiz üzerinde daha da olumlu bir etki yaratır. Dolayısıyla Tanrı ile iletişimimiz artar. Temel Sattva bileşenindeki bu yükseliş, sorunu aşma veya katlanma yeteneğimizi kendi başına arttırır.
3. Dualarımız ne zaman işler?
Hayatımızda olayların %65‘i kaderimize göre gerçekleşir. Kaderimiz, kontrolümüz dışında olan olaylardır. Lütfen kader ve irade başlıklı makaleye bakınız.
İyi veya kötü olsun, kaderimizde olan olayların hayatımızda gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Kötü kader olayları bir hastalık veya kötü bir evlilik olabilir. Ortalama bir insan, hayatında çoğunlukla kötü olaylar yaşandığında Tanrı’ya dua eder. Tanrı’ya kötü olayı hafifletmesi için dua eder. Ancak dualarımızın her zaman cevaplanmadığını görürüz. Hayatımızdaki zorlukların manevi kök sebebi olarak kader başlıklı makaleye bakınız
Peki kural nedir? Dua, kötü bir kader olayını nasıl aşar ve dua ile birlikte olayın kendisi gerçekleşmez veya en azından ondan korunmuş oluruz?
Genel kural şudur:
- Eğer dua, kader olayının yoğunluğundan daha güçlüyse, dua cevaplanacaktır.
- Eğer kaderin yoğunluğu duadan daha güçlüyse, dua kısmen veya hiç cevaplanmayacaktır.
4. Duaların etkisini ne belirler?
Aşağıdaki faktörler duanın etkinliğine katkıda bulunur:
- Dua eden kişinin manevi seviyesi – Manevi seviye ne kadar yüksekse, dua o kadar etkili olur.
- Duanın kalitesi – Dua mekanik olarak mı, içten gelen bir şekilde mi yoksa arayışta olan kişinin manevi duygusuyla (bhāv) mı yapılıyor?
- Kimin için dua ediliyor (yani kendisi veya başkaları için mi) – Başkaları için dua ettiğimizde, ihtiyaç duyulan manevi güç çok daha fazladır. Olaydan etkilenmesi amaçlanan toplumdaki insan sayısı ne kadar fazlaysa, istenen sonucu elde etmek için gereken manevi güç de o kadar fazladır. Toplumda değişiklik yaratabilecek güç ancak yüksek seviyeli Azizlerdir.
- Ego – Düşük ego, duanın etkinliğine katkıda bulunur.
- Kişi hangi dua duruşunu (mudrā) kullanıyor? Bu, yukarıdaki faktörler çoğu insanda daha az etkili olduğundan, birçok insan için önemli bir faktör haline gelir.
4.1 Kişinin manevi seviyesi ve dua
Dua eden kişinin manevi seviyesi, duanın etkinliğini belirleyen ana kriterlerden biridir.
- Manevi seviyesi %60’ın üzerinde olan arayanlar için dua gerekmez. Onlar, ‘Her şey Tanrı’nın istediği gibi olsun’ diyen manevi duygudan/histen hareket ederler. Aslında hayatlarındaki her şeyin Tanrı’nın lütfuyla gerçekleştiğini ve karşılandığını deneyimlerler. Zihinleri sürekli olarak Tanrı’ya şükür halindedir. Bu durum elde edildiğinde, dua etmeye gerek yoktur.
- Manevi seviyesi %30’un altındaki kişilerin duaları güçsüzdür ve en iyi ihtimalle onlara yalnızca psikolojik fayda sağlar. Bunun nedeni, egonun örtüsünün dualarının İlahi prensibe ulaşması için çok fazla olmasıdır.
- Bu nedenle, duanın %30-60 manevi seviyesi arasındaki kişiler için en etkili şekilde çalıştığını görebiliriz.
‘Dünya nüfusunun manevi seviyeye göre dağılımı’ başlıklı makaleye bakınız.
Zaman zaman bazı insanlar dünya barışı veya küresel ısınmanın azaltılması gibi asil bir dava için toplanıp dua etmeye çağrıda bulunur. Gerçek sonuçlar açısından bakıldığında, bu en iyi ihtimalle psikolojik bir çabadır. Bunun nedeni, önemli dünya olaylarının güçlü bir manevi temele sahip olması ve yalnızca yüksek evrimleşmiş varlıklar, yani üst düzey Azizler gibi varlıkların manevi çabalarıyla aşılabilmesidir. Milyonlarca insan (ortalama manevi seviyede) bir araya gelerek büyük bir dünya olayı için aynı duayı etse bile, bu birçok karıncanın bir kayayı kaldırmaya çalışmasına benzer.
Not: Bazı insanlar Azizler küresel değişikliği etkileyebiliyorsa, neden dünya barışını veya küresel ısınmanın azaltılmasını organize etmiyorlar diye düşünebilir. Paradoks şudur: Azizler, dünya olaylarını etkileyecek manevi güce sahip olsalar da, Tanrı’nın en iyisini bildiğini ifade eden manevi duygulara sahiptirler. Ayrıca, onlar ‘gözlemci hali’ (sakshibhāv) içinde oldukları için, Tanrı’nın planına müdahale etmezler ve O’nun planına tamamen uyum sağlarlar. Tanrı’nın planına göre her şeyin bireysel ve kolektif kadere göre gerçekleştiğinin tam farkındalığına sahiptirler. (Kaderimiz, bu hayatta veya geçmiş yaşamlarımızda geçmiş eylemlerimizden dolayı gerçekleşen olaylardır.)
5. Dua için en iyi duruş nedir ve nasıl dua edilir?
Manevi araştırmalar yoluyla, SSRF dua yoluyla maksimum ilahi enerji kazanmaya en uygun olan şu mudra veya duruşu belirlemiş ve önermektedir.
Aşağıdaki, süptil bilgiye dayalı çizimler, bu mudradaki iki aşamayı ve dua edilirken ruhsal düzeyde gerçekte neler olduğunu göstermektedir.
5.1 Dua duruşu 1. Aşama açıklaması
Bu mudranın ilk aşaması, ellerin dua pozisyonunda kaldırılması ve başparmakların kaş arası çakraya (Ādnyā-chakra) (kaşların arasındaki bölgede bulunan ruhsal enerji merkezi) nazikçe dokunmasıdır. Dua etmeye başlamadan önce bu pozisyona girmek en iyisidir.
Bu dua pozisyonunda başımızı eğdiğimizde içimizde teslimiyetin manevi duygusu uyanır. Bu da, karşılığında, Evren’deki tanrıların uygun süptil frekanslarını harekete geçirir. Bu ilahi frekanslar, reseptör görevi gören parmak uçlarımızdan içeri girer. Ardından bu ilahi frekanslar başparmak aracılığıyla vücudumuza ve alın ortasındaki çakraya aktarılır. Sonuç olarak, içimizdeki pozitif manevi enerji artar, bu da kendimizi daha hafif hissetmemizi veya fiziksel veya zihinsel sıkıntı semptomlarından rahatlama sağlar.
5.2 Dua duruşu 2. Aşama açıklaması
Dua tamamlandıktan sonra, yukarıdaki süptil bilgiye dayalı çizimde gösterildiği gibi ikinci mudraya geçilmelidir. Bu, ellerin hemen dua pozisyonundan aşağıya indirmek yerine, bileklerin göğse değecek şekilde göğüs ortasına yerleştirilmesi anlamına gelir. Bu, tanrısal ilkenin İlahi bilincinin (Chaitanya) daha eksiksiz bir şekilde emilimini kolaylaştırır. Dolayısıyla başlangıçta parmak uçlarına giren tanrısal ilkenin İlahi bilinci, şimdi göğüs bölgesine, kalp çakrasının (Anāhat-chakra) merkezine de aktarılır. Alın ortasındaki çakra gibi, kalp çakrası da sattvik frekansları emer. Bilekleri göğse değdirerek, kalp çakrası aktive edilir ve daha fazla sattvik frekansın emilimine yardımcı olur. Aktive edildiğinde kalp çakrası, arayışta olan kişinin manevi duygusunu ve bağlılığını uyandırır.
Dua mudrasının bu aşamasında, kişi içe dönük olmalı ve Tanrı’nın huzurunda olma deneyimini tefekkür etmelidir.
5.2.1 Nasıl dua edilir – dua ederken başın doğru duruşu
Doğru dua etmenin püf noktaları:
- Vücut dik durmak yerine hafifçe eğilmelidir.
- Parmaklar alına paralel olmalı ve birbirine değmelidir. Sert olmamalı, gevşek olmalıdırlar.
- Parmaklar birbirine değmelidir – açık olmamalıdır.
- Başparmaklar kaş ortasındaki çakra bölgesine hafifçe temas etmelidir.
- Ellerin avuç içleri arasında hafif bir boşluk olacak şekilde nazikçe birbirine bastırılması gereklidir. Manevi seviyesi %50’nin üzerinde olan arayışta olan kişiler için avuç içleri arasında boşluk bırakmaya gerek yoktur.
5.3 Manevi duyguyla dua etmek
Aşağıdaki, süptil bilgiye dayalı çizim, %50 manevi seviyesindeki bir kişinin manevi duyguyla dua ettiğinde neler olduğunu göstermektedir. Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, o kişinin eriştiği İlahi bilincin faydasının çevresindeki insanlar tarafından da alınmasıdır. (Çizimin süptil bilgiye dayalı kısmında, İlahi Bilincin frekanslarının %5’inin kişinin vücudu dışına iletildiğini gösteren bölüme bakın.) Bu nedenle, insanlarla dolu yerlerde dua edildiğinde, çevredeki kişilerde de manevi duyguların aktive olduğu sıklıkla gözlemlenmektedir.
5.4 Dua ederken her zaman bu pozisyonu mu almak gerekiyor?
Eğer kişinin manevi seviyesi yüksekse (yüzde 50’nin üzerinde), ilahi süptil (soyut) frekanslar doğrudan Brahmarandhra‘nın kendisinden alınmaya başlar. Brahmarandhra, Evrensel Zihin ve Zekâya erişimi olan, tepe çakrasının (Sahasrār-chakra) (Kunḍalinīyoga‘nın manevi bilimine göre) üstünde bulunan süptil bir açılımdır. Bu süptil açılım, daha düşük manevi seviyedeki insanlarda kapalıdır. Brahmarandhra‘nın açılmasına yardımcı olan birincil faktör, daha düşük bir ego seviyesidir. Manevi gelişimimizin bu aşamasında, yukarıda açıklanan dua mudrasına olan ihtiyaç giderek azalır.
Ancak, yüzde 50 ila yüzde 80 arasında manevi seviyede olan bir kişi duasını önerilen mudra ile tamamlarsa, o zaman ek ilahi bilinç faydası elde eder. Bu ek fayda, yüzde 50 manevi seviyesindeki bir kişi için yüzde 30 daha fazla olur ve manevi seviye arttıkça orantılı olarak azalır.
Çoğu insan yüksek bir manevi seviyede olmadığı için ilahi frekansları Brahmarandhra aracılığıyla alamazlar. Çoğu insan (yüzde 30-60 manevi seviyesi) parmak uçları aracılığıyla süptil frekansları alabilir (ancak çok daha az bir ölçüde). Çünkü parmak uçlarımız süptil enerjiyi alma ve göndermeye karşı çok hassastır. Bu seviyedeki insanlar için, yukarıda önerilen dua mudrasını kullanarak dua etmeleri en iyisidir. Diğer tüm faktörler eşit olduğunda, önerilen mudrayı kullanarak dua etmek, bu mudrayı kullanmamaktan yüzde 20 daha etkili bir dua etmeyi sağlar.
5.5 Dua pozisyonlarının karşılaştırmalı etkinliği
Dua ederken çeşitli el hareketlerine maruz kalıyoruz. Dua ile ilgili çeşitli el pozisyonları (mudralar) üzerine manevi araştırma yaparken, etkinlik açısından şu bulgulara ulaştık::
Farklı dua pozisyonu türlerinin etkinlikleri
Dua pozisyonu | Karşılaştırmalı manevi fayda1 | Erişilebilen pozitif enerjinin seviyesi2 | Erişilebilen pozitif enerjinin miktarı3 | Negatif enerjilerin müdahalesi4 |
---|---|---|---|---|
%8 | Yüksek | %30 | %2 | |
%4 | Orta | %10 | %4 | |
%2 | Düşük | %5 | %5 | |
| %2 | Düşük | %5 | %5 |
Dipnotlar:
- Tanrı-realizasyonuyla sonuçlanan %100 manevi faydayı elde etmektir.
- Tezahür eden tanrısal ilke seviyesi, yani yüksek, orta veya düşük seviyeli tanrı.
- Erişilen tanrısal ilke yüzdesi.
- Bu, negatif enerjinin, arayışta olan kişinin inancını azaltmak için duaya müdahale etme olasılığını gösterir. Olumsuz enerjiler duaya müdahale eder, böylece dua cevaplanmaz ve kişinin inancı zayıflatılır.
Yukarıdaki mudraların her birini ayrı ayrı kullanarak aynı duayı söyleyerek kendiniz bir süptil deney yapınız.
Bazı durumlarda insanlar el ele tutuşup dua ederler. Bu da manevi açıdan yanlış bir uygulamadır, çünkü yanımızdaki kişi negatif enerjiden etkileniyorsa, kara enerjinin bize aktarılma olasılığı daha yüksektir.
‘Dünya nüfusunun ne kadarı negatif enerjilerden etkileniyor?’ başlıklı makaleye bakınız
6. Dua mekanizmasının temel özet noktaları
- Kişinin manevi seviyesi, genellikle dua edişinin ruhsal gelişim ya da dünyevi çıkar amaçlı olup olmadığını belirler. Dua türüne bağlı olarak, yüksek seviyeli tanrılar veya düşük seviyeli tanrılar kişinin dualarını cevaplar.
- Kişinin dua ederken sahip olduğu manevi duygu, duasının etkililiği üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.
- Kullanılan mudra türüne bağlı olarak, duadan elde edilen fayda değişebilir.
- Diğer tüm faktörler sabit tutulduğunda, dua için önerilen mudrayı (duruşu) kullanmak, kişinin duasının cevaplanma şansını %20 oranında artırmaya yardımcı olur.
- Manevi seviyesi düşük kişilerin, dünya barışı veya küresel ısınmanın azaltılması gibi geniş nüfusu etkileyen konular için yaptığı dualar etkisizdir.
- Dua ile birlikte şükür edilmesi, kişinin duasının etkinliğini artırmaya yardımcı olur.